Music Appreciation Classes with pianist/composer Emir Gamsızoğlu
January 5th, 6th, 12th, 13th, Upper West Side
CLASSICAL 4 ALL classes in New York will start with a 12 hour program about classical music composers, instruments, notation, and musical forms. Think of this series as a Music 101 class that is not in a ‘classroom’ atmosphere. We will listen, chat, sip our coffee and discover, re-discover the world of classical music.
Emir Gamsızoğlu
I don’t believe in education as a mass production. That can easily turn into some sort of brainwashing. I believe in personal connections. I became a musician after the age of 20, because I was moved by music and that was the only reason. It became my passion, and was never my ‘homework’. Actually the “education” I had in the conservatory almost caused me to lose my connection with music, until I met a master musician and studied with him.
Now, my technique of teaching music, if I have one, is to find a personal connection between the listener and the music.
says Emir Gamsızoglu who became a professional pianist after the age of 20 after quitting his career as a basketball player. Read his story on Manhattan’s news portal DnaInfo here.
This 12 hour program also has a big bonus for you! You will be able to download our inspiring instructor Emir Gamsızoglu ‘s neatly organized 20GB classical music archive!
Yeğenim Defne 8 aylık. Kendisi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde doğumundan bu yana sanki bir ortaokul aşkı gibi rüyalarıma giriyor. Istanbul’da onu görmeye giderken kalbim pır pır ediyor, havaalanına adım atar atmaz Defne’yi ne zaman görebilirim diye hesaplar yapmaya başlıyorum. Uzakta olmak kolay değil… bir rakı-balık özlemi bir de Defne özlemi…
Defne çok hareketli bir bebek. Aşağıdaki videonun bir anlam ifade etmesi için bu bilgiyi önceden vermem gerekli. Hep bir zıplama, hoplama, önüne gelen herşeyi avuçlama, ayağa kalkma çabaları içinde.
New York’daki fırtına haberlerini duyduktan sonra skype’laştığımızda kamera karşısında yine hareket halindeydi. Ta ki Emir piyano çalmaya başlayana kadar. Mozart’ın ”Daha Dün Annemizin…” diye bildiğimiz Fransız çocuk şarkısının melodisine yazdığı varyasyonlardan biraz çaldı Emir, ben de kamerayı ona yönlendirdim. Defne öylece kalakaldı. Mozart’ın çocuklara etkisini hepimiz biliyoruz. Defne’nin donakalışının bir sebebi de ilk defa piyano görüyor olmasıydı. Tabii o, bu basınca ses cıkaran şeyin ‘piyano’ olduğunu bilmiyor. Etiket koymuyor gördüklerine. O etiketleri ‘Bak bu piyano’ diyerek biz öğretiyoruz ona.
Annesi Şebnem, hemen ardından geçen hafta Defne’nin fayton gördüğünde ağzı açık donakalışını anlattı ve ardından aşağıdaki videoda göreceklerinizi.
Henüz 8 aylık taptaze gözleri ve hisleri ile Defne kendi dişleri de dahil olmak üzere herşeyle yeni tanışıyor; renkler, şeyler, insanlar, hayvanlar, duygular, yiyecekler, sesler, müzik… herşey onun için bir ‘novel experience’ yani ‘yeni deneyim’.
Hepimiz hayatta görünce, duyunca, dokununca öylece donakalacağımız şeylerin peşindeyiz. Bir manzara görüp kalakalmak, bir meyva ısırıp gözlerimizi açarak öylece tadını almak, bir kadın ya da erkek görüp donakalmak, bir çift ayakkabı görüp vitrinin camına yapışıvermek (kadın okuyucular ne demek istediğimi çok iyi biliyorlar)… Böyle düşündüğünüzde dünya ekonomisi bizim öylece donakaldığımız nesneler üzerine kurulu.
Üretilen nesneler işin bir kısmı, bir de ne mutlu ki dünyada sanat ve doğa var. Değerini bilenler için güzel bir müzik, bir ressamın seçtiği renkler, bir yazarın bazen tek bir cümlesi, bir performansçının sahnedeki duruşu, bir koreografın yarattığı sahne hareketi (…) zamanı durduruverir. Ben en son Hüseyin Sermet *’in Deutsche Senfoni ile verdiği konserde donakalmıştım ve bir yaz sabahı boğaz kenarında kahvaltı ettikten sonra Istanbul Boğazından geçen tankerleri izlerken, bir de New York’un sonbaharı ne zaman bana kendini farkettirirse, sarı-yeşil-kırmızı ağaçlara bakıp, duruyorum. Kasım’da İstanbul’a gitmeden New York Modern Sanat Müzesi MOMA‘yı ziyaret edip öylece kalakalmayı planlıyorum.
Maalesef büyüdükçe o kadar çok zırva ile doluyor ki kafamız ve etrafımız, sanki duyularımızı kaybediyoruz. Ve herşeyi bildiğimizi zannederek es geçiyoruz müziği, dolunayı, bir bebeğin ayağa kalkma çabasını… Öylece donakaldığımız şeyler yalnızca pahalı ve yeni şeyler olmaya başladığında ise durum en fenası! Çünkü zamanla bunların sadece ‘şeyler’ olduğunu unutuyoruz. Asıl aradığımız ise şeyler değil, deneyimler. Çünkü satın aldığımız yeni arabada da hoşumuza giden şey bize yaşattığı deneyim. Bu yüzden de yeni deneyimlerin farkında olmak yeni şeylerin peşinde koşmak demek değil. Deneyimin niteliği biraz da bizim onu farkedebilmemizde saklı. Sizin için piyano çalan biri şöyle bir bakıp sonra kafanızı Iphone’unuza çevireceğiniz ya da arkadaşınızla sohbete devam edeceğiniz birşey de olabilir, öylece durup o anda olan o şeye zaman ayıracagınız, merak edip, keyif alacagınız birşey de.
Araştırmalar zeki insanların ‘Novel experience **‘, ‘yeni deneyim’e daha açık olduğunu söylüyor. Viola Spolin de kitabında yeteneği deneyime açık olmak kapasitesi ile eşleştiriyor.
Deneyime açık olmak Defne için kolay, biz yetişkinler için ise zor. Herkese hayatın koşturmacasında öylece durakalacağınız yeni deneyimlerle dolu bir kış mevsimi diliyorum.
İşte Defne’nin yeni deneyimlerinden biri :
* İlk link sizi Sermet’in Chopin’in 2. Koncertosunu çaldığı konsere götürecek. Eşim Emir Gamsızoğlu’nun piyano hocası olan Sermet ne zaman şehrinize konsere gelirse koşarak bilet almanızı tavsiye ederim.
** Bu link de sizi sosyolog ve psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin akış kavramını anlattığı TED konuşmasına götürecek. Mihaly ile oyunculuk hocam George Morrison sayesinde tanıştım. Spolin Atölyeleri‘nde akış halinde olma konusundan sıkça bahsediyoruz. Konuşma ingilizcedir, videonun sağ alt köşesinden Türkçe altyazı açabilirsiniz.
Ekim 2011’den bu yana piyanist/besteci Emir Gamsızoğlu‘nun kendi eserlerini biraraya getireceği bağımsız kayıt projesi ALLA TURCA İLE DEVR-İ ALEM için çalışıyorum. Görevim; işin fon toplama (fundraising) alanında destek ve kayıtlar sırasında koordinatörlük.
Bu albümün benzeri klasik müzik albümlerinden en büyük farkı satışa sunulmayacak olması. Albümün tüm geliri bu işe destek vererek üretim aşamasının bir parçası olan dostlar ve sanatseverler tarafından karşılanırken, bu albüme de yalnızca bu destekçi dostlar sahip olabilecekler. Kişisel olarak bunun sanat adına inisiyatif almayı isteyen her sanatseverin hayali olabileceğini düşünüyorum. Bu işin değerini anlayan herkesi, biz sanatçılarla beraber bu sürecin bir parçası olmaya davet ediyorum!
İşte 15 Ekim 2012’deki Milliyet gazetesinin ikinci sayfasındaki haberimiz:
Piyanist besteci Emir Gamsızoğlu‘nun New York’daki piyano stüdyosu “classical-4-all”, “Herkese Klasik” ismiyle Türkiye’de. Gamsızoğlu Herkese Klasik çatısı altında hem küçüklere hem de büyüklere iki farklı kurs hazırlıyor. Küçükler için klasik müzik kursları SPOLIN-IST işbirliğinde Spolin doğaçlama drama tekniği ile müziği birleştiren bir programa sahip olacak.
Solo ve Oda müziği konserlerinin yanı sıra Memet Ali Alabora‘yla çocuklar için yaptığı Notada Yazmayanlar isimli sahne gösterileri ile tanınan sanatçı Klasik Müziğe farklı bakış açısı ile tanınıyor. ”Bu farklı bakış açısı 20 yaşımda piyano çalmaya başlamamdan kaynaklı” diyor 20′sine kadar basketbolcu olan Gamsızoğlu. New York’ta Batı Yakasında (Upper West Side) yaşayan Gamsızoğlu, bu hikayesi ile herkese ilham kaynağı oluyor.
Amerika, İngiltere ve Kanada’da çeşitli haber portalları ve müzik bloglarına konu olan Gamsızoğlu müzik eğitiminde birinci şartın eğlence olduğunu savunuyor. ”Bu eğitime başlamak isteyen çocuk ya da yetişkin, o enstrümanı çalmak ya da müziği dinlemekten keyif aldığı için başlıyor. Fakat daha sonra ders aldığı hocalar bu işi ‘disiplin’ maskesi altında sürekli başarısızlıkların vurgulandığı bir işkenceye dönüştürebiliyorlar.”
Oyuncu Memet Ali Alabora ile 11 yıldır sürdürdükleri Notada Yazmayanlar isimli projeyi son 4 yıldır İş Sanat’da “Çocuklar için Notada Yazmayanlar” ismiyle çocuklara yönelik olarak gerçekleştiren piyanist, “Herkes bize çocuğumu klasik müziğe nasıl başlatabilirim diye soruyor. Biz de hep şu yanıtı veriyoruz; ‘Eğer siz kendiniz bu müziği dinlemiyorsanız, çocuğunuzun da birden bire buna ilgi duymasını bekleyemezsiniz’ Ben de hep en deneyimli hoca yerine, çocuğunuzun beraber vakit geçirmekten en çok keyif aldığı hocayı bulun diye ekliyorum” diyor.
Çocuklar için klasik müzik dersleri Spolin Doğaçlamasını Türkiye’ye getiren oyuncu ve eğitmen Ege Maltepe yönetiminde doğaçlama dersleri ile birleşecek. Amerika’da Jersey City Children’s Theater’da çocuklara eğitimler veren Maltepe Spolin’in metodunu New York’daki merkezinde öğrendikten sonra 2009 yılında SPOLIN-IST i kurarak Türkiye’de atölye çalışmaları yönetmeye başladı. Viola Spolin’in çocuklarla çalışmalarından doğan Spolin doğaçlaması temellerini çocuk oyunlarından alıyor. Onaylanma/onaylanmama kaygısı, öğretmen/öğrenci arasındaki hiyerarşinin kırılması gibi konularda öncü olan Spolin’in tiyatro ve eğitime bakışı 1950’lerden bu yana çığır açıcı bir etkide. Maltepe klasik müzikle birleşen bu dört derslik program için “Dolu dolu ve çok eğlenceli bir program bizi bekliyor. Spolin oyun ve egzersizleri çocukların yaratıcılıklarını ortaya çıkarırken klasik müzik hayal güçlerini renklendirecek” diyor.
Eylül ayında 4 hafta boyunca çocuklar için Cumartesi, yetişkinler için Pazar günleri yapılacak olan dersler tüm müzik meraklılarına açık. New York’dan Istanbul’a klasik müzik sevgi ve ilgisini yayma misyonuyla çalışmalarına devam eden Gamsızoğlu“Dört derste klasik müzik bilgisi ve bestecilerin dünyasına keyifli bir giriş yapacagız. 2012-13 sezonu içinde bu çalışmayı hem New York hem de Istanbul’da devam ettireceğiz” diyerek müziğin evrenselleğine de dikkat çekiyor. HERKESE KLASİK DERSLERİ: Küçükler için 8 – 15 – 22 – 29 Eylül Cumartesi 13.00 – 15.00 arası. Çocuklar için dersler Ege Maltepe yönetimindeki doğaçlama dersleri ile birleştirilecektir. Klasik müziği doğaçlama ile birleştiren dersler 7 – 13 yaş grubuna açıktır. Ücreti 320TL, taksit imkanı mevcuttur. Yetişkinler için Klasik Müzik dersleri 9 – 16 – 23 – 30 Eylül Pazar günleri 11.00 – 14.00 arası gerçekleşecektir. Ücreti 360TL, taksit imkanı mevcuttur. Nerede? Oya Bale Okulu – Ulus Şubesi www.oyabale.com Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: classicalforall@gmail.com a yazabilirsiniz.
The composer of the famous funeral march influenced many artists, writers, musicians even with his funeral. The Funeral March is being played in many funerals all around the world such as John F. Kennedy’s funeral and ironically Stalin’s. With his music, Chopin is in our lives for more than 150 years, and he’ll be here after we are gone. So can we say that he belongs to the romantic period? Just like many other classical composers’ work, his music is with us not only through concerts but also through funerals, telephone melodies, school bells. They are even in newborns’ rooms through little toys in order to sooth them into sleep. So, where does Chopin belong? Maybe he can answer this question his own; “I do not climb so high. A long time ago I decided that my universe will be the soul and the heart of man. It is there that I look for nuances of every feeling which I transfer to music as well as I can.”
Great pianist Arthur Rubinstein once said “ Even in this abstract atomic age, where emotion is not fashionable, Chopin endures. His music is the universal language of human communication. When I play Chopin I know I speak directly to the hearts of people!”
Chopin’s legacy was his work, his music, his sigh. His musical innovations are being carried century by century. Some other geniuses left their thoughts, creations, or products that they designed. Sometimes just the life story of a genius is an inspiration for the future generations. Yet it is so hard to define what genius is. Is it genetic? Is it a defect? How much role environment has in a genius’ life? How does talent grow into genius?
All these questions twirl in our minds. The really important question is, why are we asking these questions? Are we doing it because we’re curious about how to get there, or how can our children become the geniuses of their times? Or are we looking for a release that may come from a definition, a solution, a label?
Where does this urge of defining everything come from anyway?
“Information” as being the flower of our century also became the disease of the century since in many cases, it doesn’t reflect itself as “knowledge”. Rather than that, information becomes a label. We want to know, we want categorize, we want to label everything as we grow up. We seek categories to make life easier, less complicated, less mysterious and less of a genius’ work. Why can’t our children live their lives, exploring, innovating, failing, suffering, traveling, and creating?
The geniuses in our history and our present are here to give us inspiration. Chopin was no hero and his life was no fairy tale, but now, 150 years after his death, just a piano is enough for him to reach our hearts. He doesn’t belong to the clichés defining the romantic period, or even classical music. He belongs to our hearts and minds as we open them to feel and to be inspired.
——
While writing Genius(by Chopin) -2 www.geniusbychopin.wordpress.com
Heybeli Variations from Emir GAMSIZOGLU’s new recording project Alla Turca around the World! This is a non-profit recording project which won’t be available for sale. If you’d like to have a copy, you can be a participant by contributing to the creation process. For more detail: www.allaturcaaroundtheworld.com
Emir GAMSIZOGLU’nun kayıt projesi Alla Turca ile Devr-i Alem’den Heybeli Çeşitlemeleri!
Bu satışa sunulmayacak, kar amacı gütmeyen bir albüm projesi. Bir kopyaya sahip olmak için yaratım sürecine katkıda bulunanlardan olabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için: www.allaturcailedevrialem.com a tıklayabilirsiniz.